Organization Accredited by Joint Commission International
ONLINE RANDEVU

Tüp Bebek Tedavisinde Başarılı Uygulamalar

1.Preimplantasyon Genetik Tanı

Preimplantasyon Genetik Tanı (PGT), tüp bebek tedavisinde anne ile babadan alınan yumurta ve spermlerle oluşturulan embriyoların, genetik analizlerinin yapılarak, sağlıklı embriyoların, anneye transfer edilmeden önce seçilmesi işlemidir. PGT ile, anne veya babada bilinen bir genetik hastalığın embriyoya aktarılıp aktarılmadığı veya genetik olarak normal anne babaya ait embriyoların kromozom sayıları incelenir.


PREIMPLANTASYON GENETİK TANI (PGT) NASIL YAPILIYOR?

PGT öncesi genetik analizi tamamlanan çiftler tüp bebek tedavisine başlayabilirler. Anne babadan alınan yumurta ve spermlerle oluşturulan embriyolar 3. Günlerinde 6-8 blastomerli duruma gelirler. Blastomerlerden 1 veya 2 tanesialınarak, genetik analiz işleminin yapılacağı tüplere aktarılır.Embriyonun rahim safhasındadır.


KİMLER PREIMPLANTASYON GENETİK TANIDAN (PGT) YARARLANABİLİR?

  1. Tekrarlayan gebelik kayıpları ve tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı yaşayan çiftler 2. Kısırlık sorunu olan erkekler
  2. Ailelerinde X kromozomuna bağlı genetik bir hastalık olan çiftler
  3. Otozomal çekinik bir hastalık taşıyan çiftler
  4. Otozomal baskın bir hastalık taşıyan çiftler
  5. Yapısal kromozom bozuklukları taşıyıcısı olan çiftler
  6. HLA uyumlu kardeş
  7. İleri yaştaki anneler

CCS (GENİŞLETİLMİŞ KROMOZOM TARAMASI)

Tüp bebekte ileri yaş kadınların hamile kalma olasılığını artıran yeni bir teknik. Tüp bebek tedavisi ile elde edilen embriyolar öncelikle CCS (Comprehensive Chromosome Screening – Genişletilmiş Kromozom Taraması) yöntemi ile önemli kromozom anomalilerin saptanması için test edilir. Bunun için embriyolardan yaklaşık 100 hücreden oluştukları blastokist evresinde numuneler alınır. CCS, embriyoların her birinde anne ve babadan 23’er olmak üzere toplam 46 normal kromozom olup olmadığını test eder. Genetik olarak normal olan embriyolar anne rahmine transfer edilmeden önce sonradan çözülmek üzere 1-2 ay boyunca dondurulmuş olarak saklanır. Bu saklama dönemi, kadının tüp bebek tedavisi nedeniyle bozulan hormonal dengesinin normale dönmesine zaman tanır.

surecgorseli


2. Destekli Yuvalama (Assisted Hatching)

Tüp bebek merkezlerine başvuran çiftlerin yarısından fazlasında embriyo gelişmesine rağmen gebelik oluşmamaktadır. Döllenme olmasına rağmen gebelik oluşmamasının kaynağı muhtemelen embriyonun rahime yerleşme safhasındadır. Embriyonun rahim içine yerleştirilmesini takiben farklı olaylar gelişir, embriyo bölünmeye ve büyümeye devam eder. Belirli bir boya erişince kendisini çevreleyen zarı (zona pellusid) yırtarak endometrium olarak adlandırılan rahim içindeki dokunun derinliklerine yerleşir ve büyümesine devam eder. Gebeliğin oluşmamasının en önemli nedeni olarak, embriyonun bu zarı yırtarak dışarıya çıkamaması ve dolayısıyla rahim duvarına yerleşememesi gösterilir. Bu problemi çözmek için embriyoyu çevreleyen bu zarda embriyo transferi işlemi öncesi kimyasal veya mekanik yöntemlerle küçük bir delik açılarak embriyonun bu zarı yırtması ve rahim duvarına yerleşmesi sağlanır.


3. Blastokist Transferi

Son dönemlerde geliştirilmiş medium sistemlerinin kullanılması embriyo canlılığını laboratuvar ortamında daha da uzatmış ve buna bağlı olarak günümüzde tüp bebek merkezlerinde, daha yüksek gebelik oranlarının elde edildiği 5. ya da 6. gün transferleri yaygınlaşmaya başlamıştır. Buna blastokist transferi adı veriliyor. Embriyonun ana rahmine tutunmadan önce ulaştığı en son aşama ise blastokist aşaması olarak adlandırılıyor.

BLASTOKİST transferinin avantajlarını şöyle sıralayabiliriz:

  • Gelişim potansiyeli daha iyi olan embriyoları seçebilme
  • Canlılığı yüksek olan daha az sayıda embriyo transfer ederek çoğul gebelik olasılığını azaltması
  • Embriyo gelişimini daha iyi gözleyebilme
  • Embriyoları en yüksek gelişim potansiyeline sahip oldukları dönemde, yani blastokist aşamasında döndürebilme

4. Embriyo Dondurma

Tüp bebek tedavilerinde çoğul gebelik riskini en aza indirmek için genel yaklaşım en fazla iki embriyo transfer etmektir. Bu şekilde elde edilen fazla embriyoların dondurulması, hastaya hem ekonomik hem de psikolojik bir avantaj sağlar. Ayrıca dondurulan embriyolar transfer edileceği zaman hasta herhangi bir tedaviye gereksinim duymaz. Embriyo dondurma işleminde son yıllarda kullanılmaya başlanan Vitrifikasyon (hızlı dondurma) metodu ile başarı şansı yükselmiştir. Çiftlerden izin belgesi alınarak dondurulan embriyolar saklanmakta ve çiftler istediği zaman kullanılabilmektedir


5. Hidrosalpinks (Tüplerde sıvı) olan hastalarda tüp bebek tedavisi

Tüp bebek tedavisine başvuran bir hastada tüplerde sıvı (hidrosalpinks) olduğu gözlenirse, tedaviye başlamadan önce bu sorunun çözülmesi gerekir.


HİDROSALPİNKS NEDİR?

Hidrosalpinks, daha önce geçirilmiş bir enfeksiyon sonucu kadının tüplerinde oluşan sıvı birikimidir.

Hidrosalpinks tüp bebek başarısını nasıl etkiler?

Tüplerde sıvı olması, hamilelik, implantasyon (embriyonun tutunması) ve canlı doğum olasılığını tüplerden kaynaklanan diğer kısırlık nedenlerine göre yarı yarıya azaltır. Bu durum düşük olasılığını da iki katına çıkarır. Hidrosalpinks nasıl tedavi edilir?

Hamileliği engelleme mekanizması tam olarak açıklanamasa da, araştırmalar tüp bebek tedavisine başlamadan önce bu sıvının boşaltılması gerektiğini ortaya koymuştur. Bunun için birkaç tedavi yöntemi mevcut:

  • Salpingektomi (Tüpün tamamen alınması)
  • Tüplerin bağlanması
  • Transvajinal Aspirasyon (Sıvının vajina yoluyla emilmesi)

“Hidrosalpinks”i önlemek ise mümkündür…

Klamidya gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar, hidrosalpinks ve dolayısıyla kısırlık riskini artırır. İdeal olan, cinsel yolla bulaşan hastalıkları önleyerek hidrosalpinksin önüne geçilmesidir. Bunun için özellikle gençlerde kondom kullanımını teşvik etmek, cinsel yolla bulaşan hastalıkların tamamıyla iyileşene kadar tedavisine devam edilmesi ve eşin bilgilendirilmesi konusunda halkı bilinçlendirmek önemlidir.


ERKEK İNFERTİLİTESİNDE BAŞARIYI ARTIRAN UYGULAMALARERKEK İNFERTİLİTESİNDE SAĞLIKLI SPERM SEÇİMİ

  1. İstedikleri halde çocuk sahibi olamayan çiftelere bakıldığında, sorunların yüzde 40’ının erkekler, yüzde 40’ının kadınlar, yüzde 20’sinin de her ikisinden kaynaklandığını söylemek mümkün. Kadın konusunda daha çok araştırma yapılırken, erkeğin değerlendirilmesi sadece sperm analizine indirgeniyor.
  2. Erkek infertilitesine (kısırlık) etki eden başlıca faktörler arasında;
  • Doğumsal ürogenital nomaliler (en sık rastlananinmemiş testis),
  • Maliniteler (kanser),
  • Ürogenital enfeksiyonlar,
  • Varikosel (testis damarlarında genişleme),
  • Hormonal bozukluklar,
  • Genetik anomaliler sayılabilir.
  1. Yüzde 30-40’ında ise problemin sebebi bilinmiyor. Bu gruba da tıp dilinde “idiopatik erkek infertilitesi” deniyor.
  2. Çiftlerde problem erkekte olduğu zaman mutlaka erkeğin üroloji uzmanı tarafından muayenesi gerekmektedir. Anatomik bozuklukların teşhisi, testosteron azlığı gibi kısırlıkla beraber sık görülen hormonal bozuklukları veya testis tümörü gibi hastalıkların erken teşhis ve tedavisi açısından önem taşır. Erkeğin sadece sperm analizine bağlı olarak değerlendirilmesi ve doğrudan tüp bebek tedavilerine yönlendirilmesi tedavide tekrarlayan başarısızlıklara ve maddi manevi kayıplara yol açar.
  3. SAĞLIKLI SPERM SEÇİMİ İÇİN DNA FRAGMANTASYON TESTLERİ 
  4. “Yakışıklı sperm yetmiyor!”
  5. Sperm tahlillerinde üç göstergeye bakılmaktadır.
  • Sperm sayısı (en az 20 milyon olması gerekiyor).
  • Hareket (en az yüzde 50’si ileriye doğru hareketli olmalı).
  • Morfoloji yani şekil, görünüm.
  1. Ancak bu veriler yeterli olmamaktadır. Spermlerin DNA’sı da önemli bir belirleyici olmaktadır. Zira DNA’daki bozukluk, hem yumurtanın döllenmemesine hem de düşüğe yol açabilmektedir. Normal tüp bebek uygulamalarında spermler genellikle döndürme ya da yüzdürme yöntemiyle seçilmektedir.Ancak bu işlemler spermlere kısmen zarar verebilir. Spermlerin doğal ortamlarındakine benzer şekilde seçilmesi fikrinden hareketle geliştirilen “mikroçip” (sperm çip veya mikro akışkan çip de deniyor), başka bir deyişle mikro akışkan sıvı teknolojisi bir kolaylıktır. Özellikle en kaliteli ve en sağlıklı spermi bulma konusunda çok önemli bir gelişme olduğunu kabul etmek gerekir.
  2. MENİDE HİÇ SPERM OLMASA BİLE ÇARE VAR MI?
  3. Azoospermia dediğimiz semende hiç sperm çıkmaması durumunda genel olarak iki türlü nedenden söz edilebilir:
  • Testiste sperm yapımı azalmıştır.
  • Sperm yapımı mevcut olmasına rağmen kanallar doğumsal olarak yoktur veya tıkalıdır. Bu durumda hastanın muayenesi ve hormon incelemeleri neticeye götürür. Günümüzde testis dokusundan cerrahi yolla arama işlemine mikroskop altında yapılan mikro TESE operasyonu ile sperm bulma imkanı mevcuttur. Ancak Azospermi vakalarında teşhisin mutlaka doğru konulması gerekmektedir.