Organization Accredited by Joint Commission International
ONLINE RANDEVU

Kadına Yönelik Şiddetin Nedenleri

Şiddet ve kadına yönelik şiddet nedir?


Şiddet, insan yaşamının her alanında karşılaşılan ve dünyada giderek önemli duruma gelen bir toplum sağlığı sorunudur. Şiddet aynı zamanda insan hakları ihlalidir. Bu konuyu gözden geçirirken, genel kabul gören bazı kavramların anlamlarını belirtmek uygun olacaktır.

Başkalarını sevmek kadar, onlara ne kadar iyi davrandığımız da önemlidir. Başkalarına karşı davranışlar çok olumludan çok olumsuza kadar değişebilir. Olumsuz davranışlardan en geniş anlamlı olan saldırganlıktır. Davranış veya öğrenme kuramcılarına göre saldırganlık, “başkalarını incitmeyi amaçlayan niyetli her tür davranış veya eylem”dir.

İnsanlarda saldırganlık büyük ölçüde öğrenmeyle ilgilidir. Çocuğa saldırganlığın kabul edilebilir olduğunu öğreten her şey saldırganlığı artıracak, tersi azaltacaktır. İnsanlar saldırganlık davranışlarını öğrenir. Toplumsallaşmada önemli olan, çocuklara kesinlikle saldırmamayı öğretmek değil, saldırganlığın hangi durumlarda uygun olup olmadığın öğretmektir.

Saldırgan davranışlar öğrenme, pekiştirme, taklit, saldırganlık özendiricileri ile ilgilidir. Bunlar büyük ölçüde öğrenilmiş davranışlardır ve öğrenmede pekiştirme temel süreçtir. Çocuklar başkalarını her konuda taklit eder. Diğer insanları saldırgan davranırken, saldırganlıklarını kontrol ederken gözler ve taklit eder.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ne göre şiddet, “fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda, şiddete uğrayan kişide yaralanma, ölüm ve psikolojik zarara yol açması veya açma olasılığının bulunması durumu”dur. DSÖ’ye göre aile içi şiddet, “yeni veya eski erkek partnerleri tarafından erişkin ve genç kadınlara karşı zorla uygulanan cinsel, ruhsal ve fiziksel davranışlar”dır.

Kadına yönelik şiddet her toplumda, her kültürde, her eğitim düzeyinde, her gelir düzeyinde vardır. Gelişmiş ülkelerde yapılan çalışmalarda kadınların 1/3’ü ile 2/3’ünün eşi tarafından şiddete uğradığı saptanmıştır. Buna göre, iki kadından biri yaşamlarının herhangi bir döneminde şiddete uğramaktadır. Pek dile getirilmeyen duygusal, sözel, siyasal şiddet gibi kadına yönelik tüm şiddet türleri dikkate alındığında bu oran daha da yükselmektedir. Kadına yönelik tüm şiddet türleri Türkiye’de %50’den daha yüksek oranda bulunmuştur.


Kadına yönelik şiddetin nedenleri:

  • Toplumsal ilişkilerden, ailede ve toplumda kadınlara verilen daha düşük değer
  • Bireysel ve biyolojik etkenler
  • Yakın ilişkilerdeki sorunlar
  • Kültürel olarak erkek egemen toplumlarda iki cinsiyet arasında eşit olmayan ilişkileri sürdürmek için baskı aracı olarak kullanma
  • Cinsel kimlik ve erkek otoritesi

Kadına yönelik şiddetin algılanması

Kadına yönelik şiddet topluma, kültüre, bireye göre değişmektedir. Türkiye’de hızlı bir toplumsal değişme yaşandığı için oran vermek doğru olmasa da, şiddete uğrayan kadınların yaklaşık 1/2’sinin bunu hak ettiğini düşündüğü, şiddet uygulayan erkeklerin 1/3’ünün şiddet uyguladığını kabul ettiği bulunmuştur. Bazı kadınlar geleneksel düşünceyle şiddete uğramayı “kader” olarak görmektedir.

Kimler şiddet uyguluyor?

Kadına şiddet uygulayan erkeklerin güvensiz, alkol kullanan, şiddet uygulamayı hak olarak gören, gelir ve eğitim düzeyi düşük, şiddet içerikli filmler/diziler izleyen, sevgisiz büyüyen, çocukluklarında şiddet gören veya şiddete tanık olan, davranışlarından sorumluluk duymayan kişiler oldukları bulunmuştur.

Şiddet uygulanan kadınlar

Şiddete uğrayan kadınların çocukluklarında şiddet gören veya şiddete tanık olan, güvensiz, ekonomik güvencesi olmayan, geleneksel değerlere sahip olan, elalem (mahalle) baskısına önem veren kişiler oldukları bulunmuştur.

Kadına yönelik şiddetin etkileri ve sonuçları

Şiddetin sonuçları fiziksel, ruhsal, ölümcül alt başlıklarında gözden geçirilebilir.

  • Fiziksel: Yaralanmalar, cinsel ilişkiyle bulaşan hastalıklar, düşük, baş ve karın ağrısı, ilaç-alkol bağımlılığı, astım, barsak hastalıkları …
  • Ruhsal-zihinsel: Anksiyete, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, yeme bozuklukları, uyku bozukluğu, cinsel işlev bozukluğu …  
  • Ölümcül: İntihar, cinayet.

Son durum ve yapılabilecekler

  • Kadına yönelik şiddet yaşamımızın bir gerçeğidir ve hem aile bireylerini, hem çocukları, hem de toplumu önemli ölçüde etkiler. Aile eğitim, ekonomik, hukuksal yönlerden güçlendirilmeli ve korunmalıdır. Bunun için aile danışmanları, psikologlar, hemşireler, sosyal çalışmacılar yardımcı olabilir. 
  • Kültürümüz kadına yönelik şiddeti tolere ediyor. Kadınların bir bölümü şiddet görmeyi hak ettiğini, erkeklerin bir bölümü şiddet uygulamayı hak olarak görüyor. Kültürel değerlerimizin bu yönde yozlaşmasını önlemeye yönelik girişimlerde bulunulmalıdır.  
  • Kültürümüz şiddeti bir disiplin aracı, erkekler de şiddeti disiplin ve ceza aracı olarak görüyor. Çocuk yetiştirmede de önemli bir yeri var.
  • Erkeklerin çoğu argo konuşmayı ve küfretmeyi normal olarak kabul ediyor. Şiddet “erkekliğin göstergesi” gibi görülüyor.
  • Ailede kadına yönelik şiddete kültürel olarak göz yumuluyor ve sonuç olarak bu davranış pekişiyor.
  • Türkiye’de ensest, cinsel istismar-tecavüz ciddi boyutlardadır. Cinsel istismara-tecavüze uğrayanlar ileride cinsel şiddet uygulayıcıları olmaktadır.
  • Çocukluk çağında şiddet görenlerin, ileride şiddet uygulayıcıları olduğu gösterilmiştir.
  • Günümüzde kadının konumu, eşitliği, hakları giderek kötüleşmektedir (elalem baskısı). Kadınların eğitim düzeyi, ekonomik özgürlüğü, iş ve ücret eşitliği sağlanmalıdır. Kadın-erkek eşitliği günlük yaşamda da sağlanmalı, bu düşünce yerleştirilmelidir.
  • Son 12 yılda kadın cinayetleri %1500 oranında artmıştır. Sağlıklı kültürel değer yargılarının öne çıkarılarak pekiştirilmesi sağlanmalıdır.
  • Çocuk gelinler kız çocuklarına yönelik ağır bir şiddettir. Çocuk gelinlik mutlaka önlenmelidir.
  • Şiddet içeren dizi ve filmler çok sıkı denetlenmelidir.
  • Şiddet ögeleri eğitim ve öğretimden çıkarılmalıdır. (Dayak cennetten çıkmadır.’, ‘Kocamdır, sever de, döver de.’, ‘Öğretmenin vurduğu yerde gül biter.’, ‘Eti senin, kemiği benim.’, ‘Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin.’)
  • Birey ve toplum sağlığı açısından şiddetin önlenmesi gereklidir. Anne-babalar, öğretmenler, sanatçılar, sporcular, toplum önderleri sağlıklı örnekler olmalıdır.
  • Ülkemizde kadına yönelik şiddetle ilgili çağcıl düzenlemeler görece yenidir ve yeterince bilindiğini ve uygulandığını söylemek güçtür. Bu konuda tüm toplum bilgilendirilmeli ve eğitilmelidir. Türkiye'nin de imzaladığı "Uluslararası Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi"nin uygulanması konusunda tüm sivil toplum örgütleri sorumluluk almalıdır. Kadın Sığınma Evleri ile ilgili yasalar uygulanmalı, gizliliğe özen gösterilmelidir.
  • Çocuk gelinliğine, kadın cinayetlerine, tüm şiddet davranışlarına kesinlikle hoşgörü gösterilmemeli, caydırıcı yasal düzenlemeler yapılmalı, yasalar herkese tam uygulanmalı ve cezada hiçbir indirim uygulanmamalıdır.


Prof. Dr. Orhan DOĞAN

Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Psikiyatri)