Organization Accredited by Joint Commission International
ONLINE RANDEVU

Taş Hastalıkları

Böbrek Taşları

İdrar yolu taşları, idrarda çözülemeyen ve atılamayan kimyasal maddelerin, zamanla kristalleşmesi ve birikmesiyle, böbrekte ya da idrar yollarının herhangi bir yerinde oluşan sert cisimlerdir.

Görülme Sıklığı

Üriner sistem taş hastalığı tüm dünyada %5 - %10 oranında görülmektedir. Sıcak iklimlerde ve kurak dağlık kesimlerde daha sıktır. En çok 30-50 yaşlar arasında görülmektedir. Ülkemizde 2008 yılında yapılan çalışmanın sonucuna göre toplumda 100 kişiden 11.2’sinde taş hastalığı mevcuttur ya da bu nedenle tedavi görmüştür. En sık Güneydoğu Anadolu bölgesinde rastlanıldığı görülmektedir. Birinci derece akrabalarında üriner sistem taşı olanlarda, bu hastalığın gelişme olasılığı birkaç kat artmaktadır.

Belirtileri

Ağrı, en sık rastlanan belirtidir. Böbrek ağrısının şiddeti, bazı kişilerde belli belirsiz bir sızlama şeklinde görülürken, bazılarında son derece şiddetli, kıvrandırıcı ve hastaneye yatmayı gerektirecek yoğunluğa kadar ulaşabilir. Genellikle “boşluk” olarak adlandırılan, kaburgaların altından başlayıp sırttan öne, kasıklara doğru vuran şiddetli ağrı şeklindedir. Kimi zaman hastayı kıvrandıracak kadar şiddetli olabilir. Çoğunlukla, bulantı, bazen de kusma görülmektedir. Bazı hastalarda idrardan kan da gelebilir. İdrar yaparken yanma, sızlama, sık idrara çıkma, gece idrara gitmek için uyanma, acil idrara çıkma, tuvalete gidince az idrar yapma ya da hiç idrar yapamama gibi şikayetler olabilmektedir. Belirti vermeyen böbrek taşlarına da rastlanabilir. Bu taşlar, ancak kontrol sırasında ya da başka amaçla çekilmiş filmlerde tesadüfen saptanır.

Taş hastalığı tekrar edebilen bir hastalıktır. Bir defa taş oluştu ise, 5 yıl içinde %50 ihtimalle yine oluşacaktır. Bu yüzden idrarla ilgili en ufak bir şikayet olduğunda, hemen bir üroloji uzmanına başvurmak gerekir.

Tanı

Laboratuvar incelemeleri hastalığın tanısında büyük önem taşır. İdrarda kan aranması, idrarın asit derecesinin belirlenmesi, kanda kalsiyum ve ürik asit düzeylerinin ölçülmesi tanı için değer taşıyan incelemelerdir. Taşların tedaviye yönelik kimyasal analizi ve idrar kültürü de çok önemlidir.

Temel tanı yöntemlerinden biri, radyolojik incelemedir. Ultrasonografik inceleme, hastaya zarar vermemesi ve uygulama kolaylığı nedeniyle birinci tercihtir. Şüpheli ya da acil durumlarda, düşük doz radyasyon uygulamalı Bilgisayarlı Tomografi yöntemi de tercih edilebilir.

Damardan enjekte boyalı maddeler aracılığıyla idrar yollarının görüntülenmesi gerekebilir.

Korunma Yolları

Taş oluşumunda beslenme alışkanlıklarının de rolü büyüktür. Beslenme düzenine dikkat ederek büyük ölçüde taş oluşumunu önlemek mümkündür.

  • Başlıca su olmak kaydıyla, bol miktarda (günde 2,5 litre) sıvı almak, ancak daha da önemlisi idrar günlük çıkışını 2 litre üzerinde tutmak tavsiye edilir.
  • Kola, gazoz gibi idrarda asit-baz dengesini bozan içeceklerden kaçınmak gerekir (Sitratlı içecekler uygundur)
  • Greyfurt, portakal ve elma suyu, taş hastalığı riskini arttırabilir. Öte yandan saf limon suyu içerdiği sitrik asit dolayısıyla kalsiyum taşlarına karşı koruyucudur.
  • Süt ve süt ürünlerinin hiç tüketilmemesi, taş oluşum riskini arttırır. Kalsiyumdan yoksun diyetler uygulanmamalıdır. Süt, yoğurt, peynir gibi besinler makul ölçülerde tüketilmelidir.
  • Bol lifli besinler tüketilmelidir.
  • Yüksek oksalat içeren pancar, soya, kara çay, çikolata, kakao, kuru incir, karabiber, fındık, maydanoz, haşhaş tohumu, ıspanak, çilek, böğürtlen vb. gibi besinleri aşırı tüketmemek gerekir.
  • Ürik asit taşları için; Pürin içeren ançuez, sardalya, sakatat, kuru bakliyat, mantar, ıspanak, kuşkonmaz, karnıbahar ve et tüketimini kısıtlaması önerilir.
  • Tuz kullanımını azaltmak gerekir.
  • Bol bol hareket edip vücudu incitmeyecek şekilde egzersiz yapmak tavsiye edilir.
  • Stresten uzak bir hayat önerilir.

Girişimsel Tedavi Yöntemleri

Taş hastalığının başlangıç ve acil safhasında tüm hastalar için benzer tedavi uygulanır. İlk safhada, küçük boyutta taşın kendiliğinden düşmesi beklenirken, sadece ağrı kesiciler ve su içmesi önerilir. Ağrı kesici ve sıvı tedavisini ağız yoluyla alabilen hastalar evine gönderilerek ayaktan takip edilir. Ancak ağrı çok şiddetliyse ve hasta su içemiyorsa, hastaneye yatırılması gerekebilir. Taşın düşürülemediği durumlarda ise girişimsel tedavi yöntemleri tercih edilir.

1. ESWL Taş Kırma (vücut dışından şok dalgalarıyla taş kırma)

Bir odaktan çıkan şok dalgaları taşın üzerine yönlendirilerek taş kırılır. X-ray ve ultrasonla odaklama yapan cihazlar mevcuttur. Kırılan taş parçaları idrar yoluyla vücuttan atılır. ESWL bütün taşlarda başarı sağlayamaz. Başarı, taşın cinsine, sertliğine, büyüklüğüne ve idrar yolunda yerleştiği yere göre değişir. Tek bir seansta kırılabilen taşlar olabileceği gibi, tekrarlayıcı seanslara da ihtiyaç duyulabilir.

ESWL seansı sırasında rahatsızlık hissi ve ağrı duyulabilir. Bu nedenle tedavi öncesi ağrı kesiciler kullanılır. İşlem sonrasında çoğunlukla hastanede kalmaya ihtiyaç olmaz.

2. Ureterolitotripsi (URS)

İdrar yolundan özel bir endoskopik alet gönderilerek taş görüntülenir ve temizlenir. URS’de herhangi bir kesi yapılmaz. İnce ve esnek endoskopla üreter içerisinde ilerleyerek, tıkanıklığa yol açan taşa ulaşılarak taş çıkartılır. Esnek özellikte olan endoskopik cihazlarla da böbrek içerisinde uygun boyutta olan taşlar lazer yardımıyla buharlaştırılabilir. Hastaların çoğu aynı gün evlerine dönüp, bir gün sonra normal yaşamlarını sürdürebilirler.

3. Perkütan Nefrolitotomi (PCNL)

Endoskopik böbrek taşı ameliyatında, hastanın sırt bölgesinde, böbrek hizasına 0,5 -1 cm boyutunda bir kesi yapılır. Röntgen kontrolü altında böbreğe iki ucu açık ince bir tüp yerleştirilir. Bu tüpten yerleştirilen optik cihaz yardımıyla taş video sistemiyle monitörde görülür ve özel aletler yardımıyla çıkartılır. Perkütan ameliyatının en önemli üstünlüğü, vücut dokularının normal yapısının korunmasıdır. Bunun sonucunda iyileşme süreci hızlıdır. Hastaların ameliyat sonrası dönemi, açık ameliyata göre çok daha rahat geçmektedir. Hastalar genellikle 2-3 günde taburcu edilerek, günlük aktivitelerine hızla kavuşurlar. Bu süre, açık böbrek taşı ameliyatıyla karşılaştırıldığında oldukça kısa bir süredir.

Takip

İlk taş olayından bir yıl sonra, hastalar ultrason ve direkt filmle kontrol edilir. Bu dönemde yeniden taş hastalığı yaşamamak için, hastaların özellikle sıvı alımına ve ilave tuz kullanmamaya dikkat etmesi gerekir. Uygun ilaç veya taş oluşumunu engelleyen koruyucu tedavi de önerilebilir. /p>

Bölüm Doktorları

Prof. Dr. M. İhsan Karaman
Üroloji - Üroloji Kliniği Direktörü
Prof. Dr. Orhan Koca
Üroloji
Op. Dr. Rasim Güzel
Üroloji